26 Aralık 2011 Pazartesi

DOĞA, ÇEVRE VE İNSAN

   İnsanoğlunun yaklaşık 100 milyon yıl önce üzerine çıkmış olduğu  büyük kara parçası olan dünyamız 13,5 milyar yaşındadır. Bir insanın gelişimini ele alırsak insanın da belli bir yaştan sonra yıprandığı gibi dünyamızda gün geçtikçe yıpranmakta ve yavaş yavaş tükenmektedir. Buna neden olan faktörler ise üzerinde bulunan canlılardır. Dünyada doğal  bir ekosistem vardır ve  bilindiği gibi doğa kendi kendini sürekli olarak yenileyebilen canlı ve cansızlardan oluşan varlıkların tümüdür. Buna bağlı olarak canlı ve cansız varlıkların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları,  fiziki, sosyal, ekonomik ve kültürel ortam içinde yaşadıkları bir çevre vardır. Bu yüzden yaşam ve çevre birbirine bağlı faktörlerdir. İnsan yaşamı ve doğal yaşam çeşitli dengeler üzerine kuruludur ve bu dengelerin bozulması bizlere, çevremize ciddi zararlar vermektedir. Doğal sisteme dışarıdan gelebilecek etkiler sonucu doğal dengeyi oluşturan zincirlerin birinin kopması tüm dengeyi olumsuz yönde etkileyecektir.  Sosyal çevre ve doğal çevrenin birbiriyle ilişkili olduğunu açıkça görebiliyoruz. İnsanlarımız çevresine karşı ne kadar bilinçli olursa o kadar iyi, temiz bir doğal çevrede yaşama imkanımız olabilmektedir. Bu dünya biz canlıların yaşam alanı olmasına rağmen dünyamızı kirleten, yok eden de biziz. İnsanlar teknolojinin ve daha birçok şeyin gelişmesiyle daha iyi yaşam standartlarında yaşama çabasına başladı. Dolayısıyla firmalar ve insanlar arasında bir rekabet söz konusu oldu ve hızla artan teknolojinin bizlerin hayatını kolaylaştırması dışında başlarda fark edilmese de birçok zararının olduğunu artık görebiliyoruz.  Bunları önlemek için birçok kuruluş bulunmaktadır. Ayrıca bu gibi tehlikelerin farkına varılarak 1992’ de  Rio de Janerio’da düzenlenen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda BM İklim Değişikliği Sözleşmesi, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi imzalandı. Ayrıca 1997’de New York’ta 2. Çevre Zirvesi toplandı. Japonya’da Kyoto Zirvesi toplandı. Sera etkisi yapan gazların %15 azaltılmasına ilişkin anlaşma Japonya ve ABD’nin ayak diremesi üzerine imzalanamadı.  İnsan, doğa ve çevre olayına biraz farklı bir açıdan bakmak gerekirse insanlardan önce dinazorların olduğunu varsayarsak, dinazorların nesli insanlar ortaya çıkmadan önce tükenmiştir. Ayrıca günümüzde nesli tükenmekte olan birçok canlıyı insanlar koruma altına alarak üremeleri için uygun ortamları sağlamaktadırlar. Nesli tükenmekte olan karettalar artık sadece tek bir sahile yumurtalarını bırakıyorlar ve dünya hayvanları koruma derneğinden insanlar bunları diğer hayvanlardan koruyarak çoğalmalarına yardımcı oluyorlar. Sonuç olarak bütün şart ve koşullar eşit kalırsa insanların bu çevreyi kirletmesiyle dünya yok olabilir. Fakat ne zaman, nerde olacağını bilemediğimiz doğal afetlerden korunmamızı sağlayan teknolojiyi de insanoğlu bulmuştur. İnsanoğlu teknolojinin kendi sonunu getireceğini bilse de teknolojiden vazgeçmeyecektir. Örneğin insanlar radyasyonun etkilerinden dolayı baz istasyonlarına karşılar ancak cep telefonu kullanamaktan vazgeçmeyip, telefonun çekmediği zamanlarda şikayet ediyorlar. Bizler yaşadığımız doğaya ve çevreye önem vermek istiyoruz. Ancak yaşadığımız şartlar içinde bulunduğumuz koşullardan vazgeçemeyeceğimiz için en azından  bu koşullara uygun olarak bu önemi vermeliyiz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder